Halk arasında çoğunlukla Fransa’da icat edildiği
bilinen parfümlerin tarihi aslında çok daha eskiye, milattan öncesine
dayanıyor. Yapılan araştırmalara bakıldığında Mısır ve Mezopotamya’da ilk kez
insanların güzel kokmak için esans süründüğü ortaya çıkıyor. Parfümlerin
günümüzdeki şeklini almasıysa Doğu’dan Batı’ya uzanan sıra dışı bir yolculukla
gerçekleşiyor.
Koku, M.Ö. 4000’li yıllarda insan yaşamına kokulu
bitki ve reçinelerin yakılması ile yani tütsü ile girmiştir. Eski çağlardan
beri kokuyu ifade eden sözcük PARFÜM dür. PARFÜM kelimesi Latince kökenli olup
DUMANDAN ÇIKAN anlamındaki PER-FUME kökünden türemiştir.
Eski zamanlarda insanlar badem, kişniş, mersin,
kozalaklı ağaç reçinesi, bergamot gibi otları ve baharatları yakıp kokulandırma
yapıyorlardı.
Parfüm eldesini ise yağlarla çiçeklerin taç yaprakları, çeşitli
ot ve bahartları kuvvetli bir şekilde ezip harmanlayarak yapıyorlardı.
Eski
Mısırlılar dini törenlerde kokulu bitki ve çiçeklerden elde edilen hoş kokulu
yağları tütsü ile birlikte tanrıları memnun etmek üzere kullanılmışlardır.
Güzel kokuları yaşamın ötesine de taşıma isteğiyle ölülerini güzel kokulu
yağlar ile mumyalayıp, mezarlarına
armağan olarak kokulu yağlar ve kremler koymuşlardır. Firavun Tutankhamon’ un mezarında
yapılan kazılarda parfüm şişeleri ve krem vazoları bulunması, II. Ramses’in
tanrı Ra için Karnak’taki Ammon Ra tapınağının duvarlarına “Sana güzel kokulu
bitkiler ve en görkemli kokularla birlikte otuz bin öküz kurban ettim.”
yazdırması, kokunun ne kadar değerli kabul edildiğinin göstergesidir. Sık sık
yıkanmayı gerektiren Doğu sıcağının etkisiyle koku dini amaçlar dışında güzel
kokmak için vücuda sürülerek kullanılmaya başlandı.
11. yy’da İranlı İbn-i Sina (Avicenna), damıtma
yoluyla gülsuyunu ve bugün essential oil (uçan yağ, eterik yağ) dediğimiz koku
verici maddeyi gülden çıkarmayı keşfetti. Çalışmasını diğer çiçekler üzerinde
de geliştirdi. Gülsuyu önceki kokulu yağlar ve tütsüye göre daha narin ve hafif
olduğu için hemen popüler oldu. Damıtma teknolojisi de önemli bir
şekilde,Batıdaki bilimsel gelişmeleri etkiledi.
Asya, Anadolu, Babil, Ninova ve Persepolis’de
giderek yaygınlaşan Misk-i amber gibi kokular Doğuda her sınıfa mensup kişiler
tarafından gündelik hayatta sıkça kullanılmaktaydı. Koku kullanımı savaşlar,
gezginler ve İpek Yolu kanalı ile 14. yy’da Avrupa’ya kadar ulaştı.
Ancak
modern parfümü dünya ile ilk tanıştıran Macarlar olmuştur
Avrupa’da o yıllarda kokulu yağların tüketicileri
Avrupa saraylarıydı. 14. yy da (1370)
ilk alkol temelli parfüm olan
Macar Suyu güzelliği ile ünlü Macar Kraliçesi Elisabeth von Ungar’e ithafen
yapılmıştır. Muhteşem güzelliği ile tanınan Elizabetht 25 yaşındaki Polonya
Kralı kendisine evlenme teklifinde bulunduğunda 72 yaşındaydı.
Elizabeth’in
muhteşem güzelliğinin sırrının Macar Suyu olduğu söylenmektedir.
14. yy da Fransa’nın Güneyinde başlamış olan hoş
kokulu çiçeklerin ekimi zamanla büyük bir sanayiye dönüşmüş ve Fransa kısa
sürede, parfüm imalatının Avrupalı merkezi olmuştur. Günümüzde Fransa hala
Avrupa parfüm tasarımının ve ticaretinin merkezidir.
Parfüm yapımı Rönesans ile İtalya'da 16.yy da
gelişmeye başladı. İtalyan Catherine de Medici Fransa Kralı II. Henry ile
evlenmek üzere İtalya’dan Fransa'ya gelmiş, Rene le Florentin isimli kişisel
parfüm satıcısı ile Fransa’nın Grasse bölgesinde Florentin’e araştırma laboratuvarı kurmuş ve gizli bir pasajla
kendi evine bağlantı yaptırmıştır.
16. yy dan bu yana Grasse Fransa deri işletme
endüstrisinin de merkezi olmuştur. Burda yapılan deri eldivenler amber, baharatlar,
yasemin, akça yasemin ve misk ile kokulandırılmıştır.
18. yy da deri ticareti önemini kaybettiğinde kokulu
eldiven üreticileri sadece parfüm üretmeye yöneldiler, bu amaç için çeşitli
ağaçlar yetiştirdiler.
İnsanlar koku ihtiyaçlarını 19. yy başlarına kadar
bitki ve çiçeklerden elde ettikleri kokulu yağlar ile karşılamışlardır.
Modern parfümeri 1806 da Jean Maria Farina
tarafından Eau de Cologne’un pazarlanması ile başlamıştır. Almanya kaynaklı
olan formülü 1818 yılında patent almıştır. Formülü alkol-su bazının portakal
tomurcuğu, bergamot, biberiye ve limon dan oluşan bir yağ ile
kokulandırılmasından ibaretti.
Ülkemizde ise 19. yy.da, gülyağı ile uçan yağ
üretimine başlanmıştır. Isparta gül yağı, kalitesi ile dünyada aranan bir ürün
olma özelliğindedir. Ancak dünyada, 19. yy. sonları ile 20. yy başlarından
itibaren Kimya sanayindeki çok hızlı gelişme ve sentetik kimyasal maddelerin
eldesi koku konusunu da olumlu bir şekilde etkilemiştir.
Diğer yandan dünya
nüfusunun çok hızlı ve büyük oranda artışı, kültür düzeyindeki yükselme çok
çeşitli kişisel temizlik, kozmetik ürünlerle, evsel ve endüstriyel temizlik
ürünlerin büyük oranda üretilerek tüketilmesine neden olmuştur. Bu artışla
paralel olarak koku maddelerine olan gereksinimde artmıştır.
Naturel yağların çıkarıldığı bitkilerin bu ihtiyacı
karşılayamaması sebebi ve kokuyu daha ucuza mal etmek amacı ile laboratuar
ortamlarında oluşturulan sentetik hammaddelerin naturel yağlar ile
karıştırılması ile oluşan KOMPOZE ESANS doğmuş ve bugünde sanayi sektöründe
önemli bir yer edinmiştir.
Parfüme Araplar’ın Katkısı
Araplar’ın parfüm dünyasına katkısı sadece teknik
düzeyinde olmamıştır. Parfüm yapımında birçok yeni malzeme kullanmış,
parfümlerin koku olarak zenginleşmesine öncülük etmiştir.
Gerek Arap gerek Fars
toplumlarının yaşamakta olduğu coğrafyalar parfüm malzemesi olarak
kullanılabilecek baharat, bitki, çiçek ve meyveler açısından son derece
avantajlıydı. Buna ek olarak, Arap ve Fars toplumları dönemin en işlek ticaret
yollarını ellerinde bulundurdukları için Afrika, Güneydoğu Asya vb.
coğrafyalara ulaşma ve bu bölgelerden elde ettikleri malzemeleri parfüm
yapımında kullanma şansları da daha fazlaydı.
Parfümün Arap toplumlarında gelişmesinin diğer bir
sebebi de dindir. İslam’da yer alan temizlik anlayışı ve zorunlu olan çeşitli
temizlik ritüellerinin bulunması Müslüman bilim adamlarını güzel koku üretme
işine sevk etmiştir.
Arap kültüründe parfüm kullanımı öylesine yayıngıdır ki,
Kuran’da geçen cennet tasvirinde dahi parfümden bahsetmektedir. Cennete ulaşanlara
‘’sütten daha beyaz ve misk parfümünden daha güzel kokulu sular’’ vaat
edilmektedir.
Bu bilim adamlarından en önemli iki tanesi Al-Kindi ve
İbn-Sina’dır. Al-Kindi kimya ve parfüm alanında yaptığı çalışmalarını bir
kitapta toplamıştır. 9’uncu yüzyılda yayınlanan bu kitap, parfüm damıtma
tekniklerini, parfüm malzemelerini ve yüzlerce farklı parfüm tarifini
içermektedir. Al-Kindi’nin parfüm endüstrisini başlatan kişi olduğunu
söyleyenlerin sayısı hiç de az değildir.
Parfüm
alanına büyük katkı yapmış olan diğer bir Müslüman bilim adamı İbni Sina’dır.
İbni Sina, bugün halen kullanılmakta olan damıtma tekniğini başlatan insan
olmuştur. Gül yapraklarını damıtarak elde ettiği parfüm her ne kadar kimya ve
parfüm dünyasına büyük hizmet etmiş olsa da, İbni Sina’nın asıl amacı çiçeğin
özüne ulaşarak Tanrı’ya ulaşmak idi. Hafif ve ferahlatıcı bir parfüm olan gül
suyu kısa sürede yaygınlaşmıştır. İbni Sina aynı yöntemi diğer çiçeklere de
uygulamıştır.
Parfüm Dünyasının İlkleri:
- İlk Parfümör: Dünyada bilinen ilk
parfümör Mezopotamya’da yaşayan Tapputi’dir. Yazılı tabletlerde çeşitli kokular
ürettiğinden bahsedilen Tapputi M.Ö. 2000’li yılllarda yaşamıştır ve kadındır.
- İlk Parfümevi: En eski parfüm yapım
tesisi Kıbrıs’ta bulunmuştur. Bronz çağ döneminde, M.Ö. 2000’li yıllarda
faaliyet gösterdiği tespit edilen bu tesis, tanrılara adamak üzere kutsal bir
parfümü üretmek üzere kurulmuştu ve toplam 4000 metrakarelik bir alanı kaplayan
oldukça geniş bir işletmeydi. Sadece din adamlarının sürmesine izin verilen bu
kutsal parfüm tarçın, mür apacı ve şeker kamışı karışımından yapılmaktaydı.
-
İlk Modern Parfüm: 1370 Macarlar’ın Kraliçe Elizabeth’inin
kullanımı için Macaristan topraklarında üretilen parfüm, dünyadaki ilk modern
parfüm olarak kabul edilmektedir. Alkolden oluşan bir solüsyon içerisinde
esansların çözülmesini sağlayarak üretilen bu parfüm Macar’lar ile öylesine
özdeşleşmişti ki bütün Avrupa onu ‘Macar Suyu’ olarak isimlendirmekteydi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder