Antioksidantlar,
özellikle yağ ve yağlı yiyeceklerin hava ile teması ile meydana gelen
oksidasyonu geciktirmek amacıyla kullanılırlar. Oksidasyona uğrayan gıda
maddelerinde kalite düşmesi, bozulma, acıma, renk bozukluğu, tat ve koku
değişimi, besin ve vitamin değerlerinden kaybetme hatta toksik bileşik oluşması
gibi istenmeyen sonuçlar ortaya çıkar. Antioksidantlar diğer stabilizörler gibi
düşük kaliteli gıda maddelerini kalitesini arttırmaz ve gıdalara herhangi bir
tat ve koku da vermezler. Ancak bu maddeler, iyi kalitede ham madde uygun
imalat tekniği, elverişli ambalajlama ve depo yöntemleri ile birlikte
kullanıldığında ürünün kalitesini arttırırlar.
Sentetik
antioksidanların gıdalardaki kullanımı 1940'lı yıllarda BHA ve gallik asidin
esterlerinin oksidasyonu önlediklerinin anlaşılmasıyla başlamıştır. Demir ve
bakır gibi geçiş metallerinin zararlı etkileri sitrik asit (CA),
etilendiamintetraasetikasit (EDTA) veya onların türevlerine metal deaktivatör
veya şelat ajanı olarak etki ettikleri ondan sonra bulunmuştur. 1954'te ABD'de
BHT'nin gıdalarda kullanılmasına müsaade edilmiştir. Tersiyer bütil hidrokinon
(TBHQ) 1972'de ticari ölçüde kullanılmaya başlamıştır. Sentetik
antioksidanların muhtemel karsinojenik etkileri büyüyen bir tepkiye neden
olmaktadır. Böylece Japonya ve çok sayıdaki diğer ülke BHA'nın gıdalarda
kullanılmasına izin vermemektedir. TBHQ'nun da Kanada, Japonya ve Avrupa
ülkelerinde kullanımına izin verilmemektedir. Bu yüzden sentetik
antioksidanların yerine doğal antioksidanların kullanımı için genel bir istek
mevcuttur.
Gıda
Katkısı Olarak Antioksidanlar
Birçok
gıdada ürünü oluşturan bileşikler ile havanın oksijenleri arasında
kendiliğinden ortaya çıkan ve otoksidasyon adı verilen tepkimeler oluşur. Her
zaman az ya da çok hissedilebilir kalite düşmelerine neden olan bu tür
tepkimeler gıda endüstrisi açısından istenmeyen olaylardır.
Burada
sözü edilen kalite düşmesi renk, koku ve tatta meydana gelen değişmeler ile
bazı besin öğelerindeki parçalanmalar ve hatta toksik bileşik oluşturması
biçiminde ortaya çıkmaktadır. Yağ ve yağlı gıdalardaki otoksidasyon olayı, hem
beslenme fizyolojisi açısından hem de teknolojik-ekonomik açıdan büyük önem
taşımaktadır. Otoksidasyonun fiziksel ve teknolojik yöntemlerle önlenemediği
durumlarda antioksidan ve sinerjistler kullanılmaktadır. Sinerjistler
antioksidan etkisini arttıran maddelerdir.
Antioksidan
grubu katkı maddeleri, sanayide bitkisel ve hayvansal yağ içeren maddelerin
üretimi, depolanması, taşınması ve pazarlanması sırasında meydana gelecek
otoksidasyondan kaynaklanan zararları önlemede en önemli katkı maddeleridir.
Antioksidanlar gıdalarda meydana gelebilecek bozulma ve acımayı da engeller.
Bunların önemli özellikleri, ortamda pek az miktarda, binde ve hatta on binde
bir oranında bile bulunsalar etkin olmalarıdır. Yağlarda doğal olarak bazı
antioksidanlar bulunduğu gibi, yapay olarak elde edilen belirli maddeler de bu
işi görür. Doğal antioksidanların en fazla dağılmış ve en iyi bilinenleri
tokoferollerdir. En çok kullanılan yapay antioksidanlar ise fenollü olanlardır.
Antioksidanlar,
diğer stabilizatörler gibi düşük kaliteli gıda maddesinin kalitesini arttırmaz
ve gıdalara herhangi bir yabancı tat ve koku vermez. Ancak bu maddeler, iyi
kalitede ham madde, uygun bir imalat tekniği, elverişli ambalajlama ve depolama
yöntemleri ile birlikte kullanıldığı ürünün kalitesini korur. Bu maddeler
ayrıca, gıdalardaki oksidasyon sorunlarını da ortadan kaldırır. Yağların
acılaşmasının bir süre önüne geçen antioksidanlardan başka, yağ bulunmayan
besin maddelerinde renk ve kokuları koruyan maddeler de bilinmektedir. Buna
karşılık antioksidan özelliği yüksek fakat zehirleyici oluşlarından besin maddelerinde
kullanılmayan antioksidanlar da vardır. Bir antioksidanın, besin maddelerinde
kullanılmadan önce, sağlığa zararı olmadığı kesin olarak saptanmış olmalıdır.
Ayrıca kullanılan antioksidanın adı ve miktarı besin maddesinin etiketinde
yazılı olmalıdır.
İyi
bir antioksidan aşağıdaki özellikleri taşımalıdır:
- · Fizyolojik olarak zararsız olmalıdır.
- · Yağ veya yağlı ürünlerin kokusuna, tadına ve görünüşüne etki etmemelidir.
- · Yemeklerin pişirilmesi sırasında yağa ve bununla hazırlanmış besinlere etki etmemeli ve aktif kalmalıdır.
- · Yağda yeter miktarda çözünmeli ve yağla karışabilmelidir.
- · Küçük derişimlerde etkili olmalıdır.
- · Kolay elde edilebilmelidir.
- · Ucuz olmalıdır.
Gıdalardaki
oksidasyonu inhibe eden doğal olarak oluşan maddelerin orjinleri bitki esaslı
ingredientlerdir. Belki de kimyasal değişmeler sonucunda üretilir (örneğin
Maillard reaksiyonunun ürünleridir) veya gıda olmayan ingredientlerden
ekstrakte edilir. Tavuk gibi hayvanların kaslarında kelat ve serbest
radikalleri tutma özelliğine sahip olan bir dipeptit olan carnosine gibi doğal
antioksidanları ihmal etmemek gerekir.
En
aktif antioksidanlar fenolik ve polifenolik bileşiklerdir. Gıdalarda bulunan
fenolik bileşikler fenilpropanoid sınıfı bileşiklerine aittir ve sinnamik
asitten türer. Bu bileşikler fenilalanin ve daha az oranda (bazı bitkilerde)
tirosinden fenilalanin liaz ve tirosin liazın etkisiyle oluşur. C6-C3
bileşiklerinin malonil koenzim A ile etkileşmesi chalconların oluşmasına
götürür ki akabinde asidik ortamda halka meydana gelmesi ile flavonoidler ve
isoflavonoidler meydana gelir.
Antioksidanların Sınıflandırılması
Doğal
antioksidanlar; etki mekanizmalarına göre temel olarak enzimatik antioksidanlar
ve non-enzimatik antioksidanlar olarak iki ana grupta toplanmaktadırlar.
Bunların dışında sentetik olarak üretilen antioksidanlarda mevcuttur. Bu
antioksidanlardan enzimler, düşük mol kütleli moleküller ve enzim kofaktörleri
vücutta üretilmektedirler yani enzimatik antioksidanlardır. Non-enzimatik
antioksidanlar ise vücuda beslenme yoluyla alınmaktadır.
Beslenme
yoluyla alınan antioksidan maddelerin başında polifenoller gelir. Bunun dışında
vitaminler, karotenoidler, organosülfürlü bileşikler ve mineraller de diğer
non-enzimatik antioksidan madde sınıflarını oluşturmaktadır.
Antioksidan Türleri
Antioksidan
özelliği keşfedilen birçok farklı madde vardır. Bu maddelerin bir kısmını
diyetimizde (özellikle bitkilerden) alırken, bir kısmını vücut kendisi, serbest
radikallere karşı bir savunma sistemi olarak üretir. Vücudun serbest radikallere
karşı savunma olarak ürettiği antioksidanlar; katalaz, glutatyon peroksidaz, ve
SOD (superoksit dismutaz) gibi enzimlerdir.
·
Alfa tokoferol (E Vitamini) - E vitamini içinde alfa, beta,
gama ve delta tokoferolleri bulunur. Bunların içinden özellikle Alfa tokoferol
önemli bir antioksidandır. Özellikle buğday, mısır, darı, pirinç gibi
tahıllarda çok bulunur. Bunun dışında ayçiçek yağı, mısırözü yağı, pamukyağı
gibi yağlarda, ceviz, badem ve yerfıstığı gibi kuru yemişlerde ve yeşil
sebzelerde bulunur. E vitamini aynı zamanda pişirmeye ve sıcağa dayanıklıdır,
böylece pişirilme esnasında tahrip olmazlar. E vitamini dışında farklı
maddelerde bulunan tokoferoller ise rahatça tahrip olabilir. Fakat, yağda
kızartma ve tahılların öğütülmesi esnasında E vitaminleri de tahrip olur, ve
çoğu bozunur. Bu yüzden E vitamini ihtiva eden ürünleri yağda kızartmadan pişirmek,
ve özellikle beyazlatılmadan geçmemiş tahıl ürünlerini (kepekli ürünler gibi)
tüketmek daha akıllıca ve sağlıklı olur.
·
Askorbik Asit (C Vitamini) - Turunçgiller, domates, yeşil
yapraklı sebzeler (brokoli, ıspanak vb.) ve patates gibi sebze ve meyvelerde
bulunuyor. Fakat, C vitamini çok çabuk oksidize olduğu için pişirirken ve
hazırlarken bulunan C vitamininin çoğu işe yaramaz hale geliyor. Bu yüzden C
vitamini ihtiva eden besinlerin hafif pişirilmesi, yenilebiliyorsa çiğ yenmesi
ve hazırlarken de kesildikten kısa bir süre sonra tüketilmesi öneriliyor.
·
Beta-caroten- Vücutta depolanarak A vitaminine de
dönüştürülen bu kırmızımsı-turuncu pigment çok güçlü bir antioksidandır. Güçlü
bir antioksidandır ve birçok kanser türüne yakalanma riskini azaltmasıyla
ünlüdür. Havuç, ıspanak ve brokoli gibi yeşil yapraklı sebzeler ile kayısı ve
şeftali gibi meyvelerde fazlasıyla bulunur.
·
Flavonoid - Birçok meyve ve sebzede yüksek oranlarda bulunan
sarı-beyaz pigmentlerdir. Bitkilerin çoğunda bulunan bu antioksidan, yine
antioksidan olan C ve E vitamininden çok daha fazla miktarlarda bulunduğu için
özellikle meyve ve sebze ağırlıklı bir diyet ile vücuda fazla miktarlarda
alınabilir. Elma, çilek, üzüm gibi meyveler, çikolata ve özellikle çay, belli
oranlarda flavonoid ihtiva eder.
·
Koenzim q- Özellikle kanser ve belli nörolojik hastalıklara
olan pozitif etkileriyle uzun süredir gündemde olan koenzim q önemli bir
antioksidandır. Vücut tarafından üretilir, diyet yoluyla da alınabilir. Her ne
kadar ciğer, kalp ve böbrek gibi et ürünlerinde ve balıkta yüksek oranda
bulunsa da, diyete takviye amaçlı alınan koenzim q hapları ile vücuda alınması
daha etkilidir.
·
Likopen - Beta-caroten ve lütein ile aynı ailenin üyesi olan
likopen birçok meyveye kırmızı rengi veren maddedir. Kardiyovasküler
hastalıklar ve kansere karşı etkileri ile bağışıklık sistemine olan pozitif
etkileri yüzünden uzun süredir gündemde olan bir maddedir. Antioksidan özelliği
kanıtlanmıştır. Özellikle domateste çok büyük miktarlarda bulunmaktadır.
Prostat ve kalın bağırsak kanserlerinin risklerini büyük oranda düşürdüğü
laboratuvar çalışmalarıyla kanıtlanmıştır.
Antioksidanların
Etki Mekanizmaları ve Fonksiyonları
Margarinlerde
ve sıvı yağlarda kullanılan fenolik yapıdaki antioksidanlar oksidasyonu
başlatan ve geliştiren serbest radikallerin oluşumunda girişim yaparak etkili
olabilmektedirler. Antioksidan etki mekanizmasını aşağıda belirtilen
reaksiyonlarla açıklanmaktadır.
ROO•
+ AH → LOOH + A•
RO•
+ AH →LOH + A•
R•
+ AH →RH + A•
OH•
+ AH → HO + A•
Gösterilen
reaksiyonlar içerisinde karbon-merkezli R• radikalinin tutulmasının, oksijen
merkezli radikallerinin ve özellikle peroksil (LOO•) radikalinin tutulmasından
daha etkili olduğu öne sürülmektedir. LOO• radikalinin uzaklaştırılması ile
antioksidan, peroksit birikiminin yavaş olarak seyrettiği indüksiyon
periyodunun başlangıç aşamalarında bir zincir kırma reaksiyonu
oluşturabilmekte, peroksit miktarlarının önemli düzeye ulaşması durumunda ise
başarılı olamamaktadır. Peroksit oluşumunun hızlandığı yüksek sıcaklıklarda
kullanılan antioksidan konsantrasyonları, oda sıcaklığında kullanılanlara
kıyasla oldukça fazladır.
ALTUĞ,T., Gıda Katkı Maddeleri, Ege Üniversitesi, Gıda Mühendisliği,İzmir,2006.
http://tr.wikipedia.org/wiki/Antioksidan
ALTUĞ,T., Gıda Katkı Maddeleri, Ege Üniversitesi, Gıda Mühendisliği,İzmir,2006.
http://tr.wikipedia.org/wiki/Antioksidan
CİHANER, S., İNDOL-AMİNO
ASİT TÜREVİ YENİ İLAÇ ETKEN MADDELERİNİN SENTEZLERİ VE BİYOLOJİK
AKTİVİTELERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ