19 Ocak 2014 Pazar

Parfüm Nedir ? Parfümün Çeşitleri Nelerdir ?


Parfüm, insan vücuduna hoş bir koku vermek için hazırlanan, içeriğinde kokulu uçucu yağlar ve aromatik bileşikler, fiksatif ve bir solvent karışımı bulunan bir tamamlayıcıdır. Her çeşit parfümün güzelliği ve gücü, parfüm yağı ve içeriğine bağlıdır. Eau de Parfum (EDP), Eau de Toilette (EDT) ve kolonya olmak üzere 3 ortak parfüm çeşidi vardır.


1- Eau de Parfum (EDP) parfüm çeşitleri içinde esans miktarı en yoğun olandır. EDP’lerin fiyatlarının diğer parfüm seçeneklerine oranla daha yüksek olmasının nedeni budur. Daha kalıcıdır (sabahtan akşama kadar etkisini kaybetmez). İçeriğindeki aromalar daha yoğundur bu nedenle de Eau de Parfum’ün kokuları daha baskındır.
Eau de Parfumlerin ​​(EDP) çözeltisi, etanol ve su bir kombinasyonundan oluşur. Su veya alkol miktarı ile karşılaştırıldığında, yüksek konsantrasyonda (etanol) yağlı bir malzeme içeren parfüm türüdür.


2- Eau de Toilette (EDT), EDP’lere oranla esans miktarı daha düşük parfüm çeşitlerindendir. Eau de Parfum’e (EDP) oranla daha az kalıcıdır. Genellikle hafif ve uçucu kokular, günlük ve spor seçenekler bu grupta sıralanır. Daha düşüj konsantrasyonda olduğu için fiyatı EDP’ye oranla daha düşüktür.
Eau de Toilette (EDT) çözeltisi etanolden çok su içerir. Eğer gün boyu parfümünüzün etkisi sürsün istiyorsanız o zaman muhtemelen EDT parfümünüzü yanınızda taşımak isteyeceksiniz.

3. Cologne
Cologne, After shave ve benzeri türler ortalama %5 oranında esans içerirler. Bu nedenle ucuzdurlar. Bu parfüm türünün EDT’lerle desteklenmesi doğru olacaktır.

Özetlenecek olursa:
1. Eau de Parfum ve Eau de Toilette parfüm türlerinden biridir.
2. EDP’ler EDT’lere oranla daha güçlü konsantrasyona sahiptir.
3. EDP’ler EDT’lere oranla daha uzun süre dayanırlar
4. EDP’ler EDT’lere göre daha pahallıdır.




Parfümlerde temel çözücü olarak alkol ve su kullanılmaktadır. Sürüldüğü zaman, parfümlerde bulunan çözücüler vücut ısısı tarafından hızla dağıtılır ve uçurulur. Geriye kalan parfüm ise uzun saatler boyunca vucüttan buharlaşarak etrafa yayılır. Buharlaşma hızı ve kokunun gücü, parfümün nota sınıflandırmasını kısmen belirler. Her parfüm üst nota, orta nota ve alt nota olarak adlandırılan üç koku yayma aşamasından geçer.



Üst Nota

Parfüm sürüldükten hemen sonra hissedilen kokudur. Kısa bir zaman içerisinde uçacak olan, parfüm içerisindeki en hafif esansların kokularıdır. Tüketicinin deneme aşamasında aldığı koku olması nedeniyle, parfüm pazarlaması ve satışı açısından en çok önem verilen, ancak kullanım sırasında en az etkisi olan kokulardır. Turunçgil ve zencefil kokuları keskin ve çabuk buharlaşmaları nedeniyle üst nota bileşenlerinde sıkça kullanılır.
ust nota.: parfum sıkıldığın ilk 5 dakika alınan kokulardır.



Orta Nota

Kalp nota olarak da adlandırılır. Üst nota kokuları uçtuktan sonra hissedilmeye başlanır. Dip notaların ilk anda çok da hoş olmayan, ancak zamanla güzelleşen kokusunu ortalama 20 dakika ile 1 saat arasında perdeler. Genellikle, yumuşak, çok belirgin olmayan kokular içerir. Lavanta ve gül kokuları tipik orta nota kokularıdır. Üst nota ile orta nota zaman zaman "baş nota" adı altında beraber değerlendirilir.
orta nota. : parfum sıkıldıktan 5- 25 dakıka sonrası alınan kokulardır. genelde parfumun genel karakterını belırlerler.



Alt Nota

Üst notanın tamamen ortadan kalkması ile ortaya çıkan, parfümün asıl karakteristik kokusudur. Alt ve orta notalar bir parfümün temasını belirler. Parfümün kalıcı ve derin olması, alt notasına bağlıdır. Uygulamayı takip eden ilk 30 dakika içerisinde hissedilmesi zor olan alt nota, devam eden süre boyunca parfümün hissedilen kokusu olacaktır.

 alt nota: Parfum sıkıldıktan 25 dak. 2 saat sonra sı alınan kokulardır. bu bolumde kalıcılığı sağlamak için kullanılan kokular kullanılır. Parfüm sıkıldıktan günler sonra alınan koku alt notaya aittir.

Esans ve Parfümün Tarihçesi


Halk arasında çoğunlukla Fransa’da icat edildiği bilinen parfümlerin tarihi aslında çok daha eskiye, milattan öncesine dayanıyor. Yapılan araştırmalara bakıldığında Mısır ve Mezopotamya’da ilk kez insanların güzel kokmak için esans süründüğü ortaya çıkıyor. Parfümlerin günümüzdeki şeklini almasıysa Doğu’dan Batı’ya uzanan sıra dışı bir yolculukla gerçekleşiyor.

Koku, M.Ö. 4000’li yıllarda insan yaşamına kokulu bitki ve reçinelerin yakılması ile yani tütsü ile girmiştir. Eski çağlardan beri kokuyu ifade eden sözcük PARFÜM dür. PARFÜM kelimesi Latince kökenli olup DUMANDAN ÇIKAN anlamındaki PER-FUME kökünden türemiştir.

Eski zamanlarda insanlar badem, kişniş, mersin, kozalaklı ağaç reçinesi, bergamot gibi otları ve baharatları yakıp kokulandırma yapıyorlardı. 
Parfüm eldesini ise yağlarla çiçeklerin taç yaprakları, çeşitli ot ve bahartları kuvvetli bir şekilde ezip harmanlayarak yapıyorlardı.

Eski Mısırlılar dini törenlerde kokulu bitki ve çiçeklerden elde edilen hoş kokulu yağları tütsü ile birlikte tanrıları memnun etmek üzere kullanılmışlardır. Güzel kokuları yaşamın ötesine de taşıma isteğiyle ölülerini güzel kokulu yağlar ile mumyalayıp,  mezarlarına armağan olarak kokulu yağlar ve kremler koymuşlardır. Firavun Tutankhamon’ un mezarında yapılan kazılarda parfüm şişeleri ve krem vazoları bulunması,  II. Ramses’in tanrı Ra için Karnak’taki Ammon Ra tapınağının duvarlarına “Sana güzel kokulu bitkiler ve en görkemli kokularla birlikte otuz bin öküz kurban ettim.” yazdırması, kokunun ne kadar değerli kabul edildiğinin göstergesidir. Sık sık yıkanmayı gerektiren Doğu sıcağının etkisiyle koku dini amaçlar dışında güzel kokmak için vücuda sürülerek kullanılmaya başlandı.


11. yy’da İranlı İbn-i Sina (Avicenna), damıtma yoluyla gülsuyunu ve bugün essential oil (uçan yağ, eterik yağ) dediğimiz koku verici maddeyi gülden çıkarmayı keşfetti. Çalışmasını diğer çiçekler üzerinde de geliştirdi. Gülsuyu önceki kokulu yağlar ve tütsüye göre daha narin ve hafif olduğu için hemen popüler oldu. Damıtma teknolojisi de önemli bir şekilde,Batıdaki bilimsel gelişmeleri etkiledi.
Asya, Anadolu, Babil, Ninova ve Persepolis’de giderek yaygınlaşan Misk-i amber gibi kokular Doğuda her sınıfa mensup kişiler tarafından gündelik hayatta sıkça kullanılmaktaydı. Koku kullanımı savaşlar, gezginler ve İpek Yolu kanalı ile 14. yy’da Avrupa’ya kadar ulaştı.
Ancak modern parfümü dünya ile ilk tanıştıran Macarlar olmuştur

Avrupa’da o yıllarda kokulu yağların tüketicileri Avrupa saraylarıydı. 14. yy da (1370)  ilk alkol temelli parfüm  olan Macar Suyu güzelliği ile ünlü Macar Kraliçesi Elisabeth von Ungar’e ithafen yapılmıştır. Muhteşem güzelliği ile tanınan Elizabetht 25 yaşındaki Polonya Kralı kendisine evlenme teklifinde bulunduğunda 72 yaşındaydı.
Elizabeth’in muhteşem güzelliğinin sırrının Macar Suyu olduğu söylenmektedir.
14. yy da Fransa’nın Güneyinde başlamış olan hoş kokulu çiçeklerin ekimi zamanla büyük bir sanayiye dönüşmüş ve Fransa kısa sürede, parfüm imalatının Avrupalı merkezi olmuştur. Günümüzde Fransa hala Avrupa parfüm tasarımının ve ticaretinin merkezidir.

Parfüm yapımı Rönesans ile İtalya'da 16.yy da gelişmeye başladı. İtalyan Catherine de Medici Fransa Kralı II. Henry ile evlenmek üzere İtalya’dan Fransa'ya gelmiş, Rene le Florentin isimli kişisel parfüm satıcısı ile Fransa’nın Grasse bölgesinde Florentin’e araştırma  laboratuvarı kurmuş ve gizli bir pasajla kendi evine bağlantı yaptırmıştır.

16. yy dan bu yana Grasse Fransa deri işletme endüstrisinin de merkezi olmuştur. Burda yapılan deri eldivenler amber, baharatlar, yasemin, akça yasemin ve misk ile kokulandırılmıştır.
18. yy da deri ticareti önemini kaybettiğinde kokulu eldiven üreticileri sadece parfüm üretmeye yöneldiler, bu amaç için çeşitli ağaçlar yetiştirdiler.

İnsanlar koku ihtiyaçlarını 19. yy başlarına kadar bitki ve çiçeklerden elde ettikleri kokulu yağlar ile karşılamışlardır.

Modern parfümeri 1806 da Jean Maria Farina tarafından Eau de Cologne’un pazarlanması ile başlamıştır. Almanya kaynaklı olan formülü 1818 yılında patent almıştır. Formülü alkol-su bazının portakal tomurcuğu, bergamot, biberiye ve limon dan oluşan bir yağ ile kokulandırılmasından ibaretti.

Ülkemizde ise 19. yy.da, gülyağı ile uçan yağ üretimine başlanmıştır. Isparta gül yağı, kalitesi ile dünyada aranan bir ürün olma özelliğindedir. Ancak dünyada, 19. yy. sonları ile 20. yy başlarından itibaren Kimya sanayindeki çok hızlı gelişme ve sentetik kimyasal maddelerin eldesi koku konusunu da olumlu bir şekilde etkilemiştir.
Diğer yandan dünya nüfusunun çok hızlı ve büyük oranda artışı, kültür düzeyindeki yükselme çok çeşitli kişisel temizlik, kozmetik ürünlerle, evsel ve endüstriyel temizlik ürünlerin büyük oranda üretilerek tüketilmesine neden olmuştur. Bu artışla paralel olarak koku maddelerine olan gereksinimde artmıştır.
Naturel yağların çıkarıldığı bitkilerin bu ihtiyacı karşılayamaması sebebi ve kokuyu daha ucuza mal etmek amacı ile laboratuar ortamlarında oluşturulan sentetik hammaddelerin naturel yağlar ile karıştırılması ile oluşan KOMPOZE ESANS doğmuş ve bugünde sanayi sektöründe önemli bir yer edinmiştir.



Parfüme Araplar’ın Katkısı

Araplar’ın parfüm dünyasına katkısı sadece teknik düzeyinde olmamıştır. Parfüm yapımında birçok yeni malzeme kullanmış, parfümlerin koku olarak zenginleşmesine öncülük etmiştir.
Gerek Arap gerek Fars toplumlarının yaşamakta olduğu coğrafyalar parfüm malzemesi olarak kullanılabilecek baharat, bitki, çiçek ve meyveler açısından son derece avantajlıydı. Buna ek olarak, Arap ve Fars toplumları dönemin en işlek ticaret yollarını ellerinde bulundurdukları için Afrika, Güneydoğu Asya vb. coğrafyalara ulaşma ve bu bölgelerden elde ettikleri malzemeleri parfüm yapımında kullanma şansları da daha fazlaydı.

Parfümün Arap toplumlarında gelişmesinin diğer bir sebebi de dindir. İslam’da yer alan temizlik anlayışı ve zorunlu olan çeşitli temizlik ritüellerinin bulunması Müslüman bilim adamlarını güzel koku üretme işine sevk etmiştir.
Arap kültüründe parfüm kullanımı öylesine yayıngıdır ki, Kuran’da geçen cennet tasvirinde dahi parfümden bahsetmektedir. Cennete ulaşanlara ‘’sütten daha beyaz ve misk parfümünden daha güzel kokulu sular’’ vaat edilmektedir.
Bu bilim adamlarından en önemli iki tanesi Al-Kindi ve İbn-Sina’dır. Al-Kindi kimya ve parfüm alanında yaptığı çalışmalarını bir kitapta toplamıştır. 9’uncu yüzyılda yayınlanan bu kitap, parfüm damıtma tekniklerini, parfüm malzemelerini ve yüzlerce farklı parfüm tarifini içermektedir. Al-Kindi’nin parfüm endüstrisini başlatan kişi olduğunu söyleyenlerin sayısı hiç de az değildir.

 Parfüm alanına büyük katkı yapmış olan diğer bir Müslüman bilim adamı İbni Sina’dır. İbni Sina, bugün halen kullanılmakta olan damıtma tekniğini başlatan insan olmuştur. Gül yapraklarını damıtarak elde ettiği parfüm her ne kadar kimya ve parfüm dünyasına büyük hizmet etmiş olsa da, İbni Sina’nın asıl amacı çiçeğin özüne ulaşarak Tanrı’ya ulaşmak idi. Hafif ve ferahlatıcı bir parfüm olan gül suyu kısa sürede yaygınlaşmıştır. İbni Sina aynı yöntemi diğer çiçeklere de uygulamıştır.


Parfüm Dünyasının İlkleri:

 - İlk Parfümör: Dünyada bilinen ilk parfümör Mezopotamya’da yaşayan Tapputi’dir. Yazılı tabletlerde çeşitli kokular ürettiğinden bahsedilen Tapputi M.Ö. 2000’li yılllarda yaşamıştır ve kadındır.

 - İlk Parfümevi: En eski parfüm yapım tesisi Kıbrıs’ta bulunmuştur. Bronz çağ döneminde, M.Ö. 2000’li yıllarda faaliyet gösterdiği tespit edilen bu tesis, tanrılara adamak üzere kutsal bir parfümü üretmek üzere kurulmuştu ve toplam 4000 metrakarelik bir alanı kaplayan oldukça geniş bir işletmeydi. Sadece din adamlarının sürmesine izin verilen bu kutsal parfüm tarçın, mür apacı ve şeker kamışı karışımından yapılmaktaydı.


- İlk Modern Parfüm: 1370 Macarlar’ın Kraliçe Elizabeth’inin kullanımı için Macaristan topraklarında üretilen parfüm, dünyadaki ilk modern parfüm olarak kabul edilmektedir. Alkolden oluşan bir solüsyon içerisinde esansların çözülmesini sağlayarak üretilen bu parfüm Macar’lar ile öylesine özdeşleşmişti ki bütün Avrupa onu ‘Macar Suyu’ olarak isimlendirmekteydi.